T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
KONYA / SELÇUKLU - Abidin Saniye Erçal İlkokulu

1. Sınıfa Merhaba

1. Sınıfa Merhaba Derken

 “1. sınıfa gitmek” çocuğunuzun yaşamındaki önemli geçişlerden biridir. Farklı bir sosyal çevrenin içine girmek, kurallarla tanışmak, oyun oynamak yerine ders yapmak gibi değişimler uyum süreci gerektirir.

Çocuğunuzun okul öncesi dönemdeki duygusal, fiziksel ve zihinsel gelişimi, ilkokul hazır olmada en önemli etkenlerdendir. Araştırmalar, okul öncesi dönemde yeterli fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal olgunluğa erişen çocukların, okula gitme isteklerinde ve okul başarılarında artış olduğunu göstermektedir. Okul öncesi dönemdeki deneyimleri, çocuğunuzun içindeki potansiyeli kullanmasını destekler. Okul öncesi eğitim, ilkokula geçişi kolaylaştırmasına rağmen, ilkokula başlamak çocuk için yeni ve farklı bir ortamdır. Birçok çocuk farklı bir sosyal sistemin içine girmenin, daha fazla sorumluluk almanın ve daha yapılandırılmış bir çevreye uyum sağlamanın zorluğunu yaşayabilir. Belirli düzeyde ve sürede zorluk yaşanması gayet normaldir, bu süreçte çocuğunuzun bireyselleşmesi yönünde fırsat yaratmanız ve onun bu yöndeki çabalarını desteklemeniz önemli olacaktır.

Duygusal Olgunluk

Çocuğunuzun ilkokula hazır olabilmesi, çocuğun dış dünyaya açılımının temelini oluşturan ebeveyn-çocuk arasındaki güven ilişkisiyle yakından ilişkilidir. Çocuğunuzun rahatça evden ayrılıp tanımadığı bir ortama (sınıfa) girebilmesi, ancak anne-babasının güven verici, destekleyici ve rahatlatıcı tutumlarıyla mümkün olur. Her çocuk, anne-babasıyla birlikte değilken de zihinde taşındığını bilmeye ve eve geri döndüğünde onlarla olan ilişkisinin aynı şekilde devam ettiğini görmeye ihtiyaç duyar. Sağlam ebeveyn-çocuk ilişkisine sahip ailelerde, çocuğun kendi duygularını daha kolay düzenleyebildiği, daha kısa sürede sakinleşebildiği, etrafındakilere daha iyi uyum sağladığı görülmektedir.

Çocuğunuzu okula gönderme konusundaki isteğiniz ve rahatlığınız, onun okula gitme isteğinde önemli rol oynayacaktır. Örneğin, aşırı koruyucu ebeveynleri olan çocuklar, bazen dikkat çekmek için, bazen de ayrılma kaygısı nedeniyle okula gitmeyi reddedebilirler. Diğer yandan, çocuklarıyla olan bağları daha az olan ebeveynler ise çocuklarının ihtiyaçları ve düşünceleriyle çok ilgili değillerdir ve okulu kurtarıcı olarak görürler. Bu durumda çocuklar, anne-babayı kaybetme korkusuyla anne-baya yapışabilir ve okula gitmeyi reddedebilirler.

Sosyal Olgunluk

Çocuğunuzun sosyalleşme becerileri ve deneyimleri, gelişecek arkadaşlık ilişkileriyle ilgili düşünceleri ve isteklerini şekillendirir. Unutulmamalıdır ki, bu yaştaki çocuklar için çocuklar için bir gruba ait olma, sevme-sevilme, kabul görme ve takdir edilme çok önemlidir.

Okul öncesi dönemde anaokuluna gitmiş çocuklar, okula başladıklarında daha kolay arkadaş edinebildiklerinden okula uyum süreçleri kolaylaşır. Sosyal ortamlara girmede ve arkadaş ilişkisi kurmada zorlanan çocuklarda ise, okula uyum sağlama sürecinin daha uzun olması beklenebilir. Arkadaşlık ilişkilerinde aradıklarını bulamadıklarında, çocuklar eve ve anne-babalarına daha çok ihtiyaç duyabilirler. Bu süreçte, çocuğunuzun bu zorluğunun farkına varan, anlayan fakat aynı zamanda da kararlı bir şekilde devamlılığı sağlayan bir yaklaşım içinde olursanız, bu zorlayıcı bu durumun aşılması kolaylaşacaktır.

Fiziksel ve Zihinsel Olgunluk

Çocukların sosyalleşmesinde fiziksel becerilerin rolü büyüktür. Bu dönemde çocuklar enerjik, canlı ve hareketli olduklarından genellikle saklambaç, sek-sek, ip atlama gibi hareketli oyunları tercih ederler. Bu oyunlarda başarılı olmak için çocukların yeterli fiziksel gelişime sahip olması gereklidir. Oyunları iyi oynayan çocuklar, arkadaş gruplarında daha çabuk kabul görüp, daha kolay sosyalleşebilirler.

İlkokul çağındaki çocukların dil becerileri de hızlı gelişme gösterir. Çocukların kendilerini ifade edebilme becerilerinin gelişmesinde anne-babanın tutumları da önemlidir. Çocuk, bir şey anlatırken konuşmasını bölmemek, onun sorduğu sorulara sabırla cevap vermek çocuğun kendine olan güven duygusunu sağlamlaştırır. Aynı zamanda, okul yaşamında edineceği dil, okuma-anlama gibi becerileri olumlu etkileyecektir.

Dediğimiz gibi ilkokul çağına gelmiş çocukların, duygusal, sosyal, fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin belirli düzeyde olması okula uyum sürecini kolaylaştırır. Her ne kadar 5-5,5 yaş okula başlama yaşı olarak kabul edilse de, her çocuğun gelişim takvimi birbirinden farklıdır. Doğum tarihi aynı olan çocukların gelişim düzeyleri de aynı olmalıdır diyemeyiz. Pek çok zeki çocuk, yeteri kadar olgunlaşmadan okula başlamanın zorluklarını ilerleyen okul yıllarında çekmektedir.

Elbette, ilkokula çok iyi bir başlangıç yapmak mutlak bir hayat başarısı getirmez. Ancak, başarısız bir başlangıç çocuğun tüm akademik ortama bakışını baştan olumsuz kılabilir.

Çocukların bazen uygun bir destekle okula başlamaları, bazen de bir yıl daha beklemeleri gelecek yıllar için daha avantajlı olabilir. Bir insan ömründe sadece bir yılın hiç bir şeyi belirlemeyeceğinden ve geciktirmeyeceğinden emin olun.

·         Kaygının sizin gözünüzden ona bulaştığını sakın unutmayın. Çocuğunuzun okula rahatça gidebilmesi için önce sizin rahat olmanız gerekir.

·         Çocuğunuzun sözel ve sözel olmayan kaygılarını anlayıp, onları rahatlatmaya çalışın. Onun duygularını kabul edin. Çocuğunuzun okulla ilgili sorduğu sorulara dürüst ve detaylı cevaplar verin.

·         Bunun bir ayrılık olmadığını, sadece onun gelişimine katkıda bulunacak bir eğitim süreci olduğunu ona sık sık anlatın.

·         Okula gitmiş olsa bile sadece onun yanındayken değil, ayrı yerlerdeyken bile onu sevdiğinizi ona söyleyin. Çocukların ebeveynleriyle daima beraber olamayacaklarını öğrenmek için dürüst açıklamalara ve deneyimlere ihtiyaçları vardır. Çocuğunuza ayrı olduğunuzda da mutlu ve güvenli hissedebileceğini de bu ayrılığın geçici olduğunu anlatın.

·         Okulun ilk gününde onun yanında olun, bu daha kolay ve yumuşak bir geçiş süreci olacaktır.

·         Çocuğunuza belirli bir günlük yaşam rutini hazırlayın. Beslenme ve oyun saatlerini, çalışma saatlerini belirleyin.

·         Düzenli ve yeterli uyumasına özen gösterin. Yetersiz uyku dikkat dağınıklığına ve öğrenmede sorunlara yol açabilir.

·         Her günün sonunda okulunun nasıl geçtiği hakkında onunla konuşun.

·         Çocuğunuzun okula gitmek istemediği günlerde geri adım atmadan, onu okula gitmeye ikna edin.

·         Çocuğunuz için öğretmeni, sizden sonra güven ilişkisi içine gireceği kişidir. Okul ve öğretmenleriyle sürekli iletişim içinde olmaya özen gösterin.

·         Okuma- yazma- anlama becerilerine destek olacak oyun ve ev içi faaliyetler mutlaka devam ettirin.

·         Çocuğunuzun arkadaş ilişkilerinde daha az müdahaleci olmaya özen gösterin. Kendi sorunlarıyla başa çıkabilmesi için onu dinleyin ve anladığınızı gösterin.

·         Çocuğunuzun; fiziksel, sağlık, motor becerileri, öğrenmeye hevesli olma, genel bilgi ve beceriler, dil gelişimi alanlarında, ilkokula başlamaya yeterli olduğundan emin olun. Değilseniz eğitim kurumu ya da uzmanlarla iş birliğine girmekten kaçınmayın.

Çocukların yuva ve eğitim kurumlarına başlama yaşlarının daha erkene çekilmesi, anne-babaların okulla ilgili başarı beklentilerinin yüksek olması, bilginin yalnızca yapılandırılmış öğrenme ortamlarında edinilebileceğine dair yanlış düşünceler, bilgisayar ve TV gibi teknolojik araçların günlük yaşantımızdaki yeri; çocuklarımızın hayatlarında oyuna git gide daha az yer bırakmakta. Oysa, çocukların bir yetişkin tarafından kısıtlanmadan ve yönlendirilmeden, herhangi bir şey öğretme kaygısı güdülmeden oynadıkları hayali, yaratıcı oyunlar gelişimleri için son derece önemli.

KAYNAK: https://www.psidanismanlik.com/bizden-size/cocuk/birinci-sinifa-merhaba-derken

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 03.07.2018 - Güncelleme: 03.07.2018 15:49 - Görüntülenme: 889
Kaynak: https://www.psidanismanlik.com/bizden-size/cocuk/birinci-sinifa-merhaba-derken
  Beğen | 2  kişi beğendi